“tarlabaşılı bir rum ailesinin oğlu periklis’in hikâyesini ve değişen istanbul’u anlatacak…” Ekşi Sözlük (100922)
Yeni romanım Çember Apartmanı bu hafta çıkıyor!
Dahası, yanında ilk romanım Saklambaç’ın Doğan Kitap’tan yeni baskısını da getiriyor. Neden? Çünkü ilk romanımda bizimle Saklambaç oynayan Leyla, Çember Apartmanı’nda ortaya çıkıyor. On sene sonra.
Bu iki romanın çıkışını hep beraber kutlayalım istiyorum. Hepiniz davetlisiniz.
Ne zaman:
16 Ekim Pazar saat 17:00
Yer:
Zoğrafyon Rum Lisesi, Galatasaray- İstanbul (Dikkat! Bu bir Beyoğlu romanıdır)

Ekşi sözlük 10 Eylül 2022
ARKA KAPAK
Defne Suman’ın İstanbul’un son yetmiş yılında dolaşan, hikâyesinde hüznün ve matemin olduğu kadar dostluğun, direnişin ve ümidin de yer aldığı yeni romanı Çember Apartmanı, Doğan Kitap’tan çıktı.
Yitip giden İstanbul’a bir ağıt niteliğindeki Çember Apartmanı, İstanbullu Rum Periklis Drakos’un anılarını, hem aşk ile tutkunun hem de acıyla kaybolan Beyoğlu’nun hikâyesini anlatıyor.
Yetmiş beş yaşındaki İstanbullu Rum Periklis Drakos, koronavirüs günlerinde, doğup büyüdüğü Çember Apartmanı’ndaki dairesinde anılarını kaleme almaya başlar. Mahallede kendine bir ev arayan Leyla’ya ilk görüşte âşık olur. Artık anılarını kendini Leyla’ya anlatmak için yazacaktır.
“Yağmur bastırmıştı. Temrin Yokuşu’ndan Dolapdere’ye içinde çalı çırpıyla seller akıyordu yine. İstanbul gri bir perdenin ardında yitip gitmişti. Tam da bana lazım olan dekor. Kalemi elime aldım. İnce mavi mektup kâğıtlarımın kırışıklıklarını elimle düzelttim. Yazdıkça Leyla’yı daha çok düşünüyor, onu düşündükçe daha çok yazmak istiyordum. Böyle bir çemberin içinde bulmuştum kendimi. Belki de matemin panzehriydi aşk.”
Defne Suman’ın İstanbul’un son yetmiş yılında dolaşan, hikâyesinde hüznün ve matemin olduğu kadar dostluğun, direnişin ve ümidin de yer aldığı yeni romanı Çember Apartmanı, Doğan Kitap’tan çıktı.
Yitip giden İstanbul’a bir ağıt niteliğindeki Çember Apartmanı, İstanbullu Rum Periklis Drakos’un anılarını, hem aşk ile tutkunun hem de acıyla kaybolan Beyoğlu’nun hikâyesini anlatıyor.
Yetmiş beş yaşındaki İstanbullu Rum Periklis Drakos, koronavirüs günlerinde, doğup büyüdüğü Çember Apartmanı’ndaki dairesinde anılarını kaleme almaya başlar. Mahallede kendine bir ev arayan Leyla’ya ilk görüşte âşık olur. Artık anılarını kendini Leyla’ya anlatmak için yazacaktır.
“Yağmur bastırmıştı. Temrin Yokuşu’ndan Dolapdere’ye içinde çalı çırpıyla seller akıyordu yine. İstanbul gri bir perdenin ardında yitip gitmişti. Tam da bana lazım olan dekor. Kalemi elime aldım. İnce mavi mektup kâğıtlarımın kırışıklıklarını elimle düzelttim. Yazdıkça Leyla’yı daha çok düşünüyor, onu düşündükçe daha çok yazmak istiyordum. Böyle bir çemberin içinde bulmuştum kendimi. Belki de matemin panzehriydi aşk.”
Kitabı o kadar merak ediyorum ki:)
En kısa zamanda okumaya çalışacağım bir kitap. Başarılar dilerim