Korona Günlerinde Şükran

fullsizeoutput_4590
Şekerler, Şükürler, Şifalar

Sevgili okurlar,

Artık evden çıkmıyoruz. Telefonlarımıza her akşam durumun kritikliğini bildiren mesajlar düşüyor, alarmlar eşliğinde. Çok acil bir ihtiyacınız olmadıkça evden çıkmayınız. Bakıcımıza da artık gelme, demek zorunda kaldık. Çünkü biz kendimizi evde karantinaya alsak da o otobüsle, metroyla bize geldiği sürece korunma şansımız yoktu. Bey ve kedilerle bir başımıza kaldık. Yemeğimizi pişirip yiyoruz, bilgisayar başında işlerimizi yapıyoruz. Bazen mutfaktaki radyonun başına geçip haberleri dinliyoruz, televizyonumuz yok. O zaman nükleer felaket sonrasında geçen bir filmde gibi hissediyorum kendimi.

Sonra hemen kendime geliyorum. Şükredecek dünya kadar şey varken, durumun karanlık yüzüne bakmayacağım. Suyumuz akıyor bir defa. Bu başlı başına o kadar mühim bir nimet ki, sadece bunun için en değerli şeylerimi kurban edebilirim. Ellerimi yıkıyorum. Suyumu kaynatıp her on beş dakikada bir yudum yudum içiyorum. Suyun bittiği yerde hayat biter. Suyun bittiği yer hiç de uzağımızda değil. Musluklarından hâlâ su akan bir dünyaya ve zamana doğdupum için yüce Tanrı’ya şükrediyorum. Sonra internet var. Şükürler olsun ki var. Annemle konuştum bugün. Yüzünü gördüm. Lütfen evden çıkmaması için yalvardım. Eldiven takmanın önemini anlatmaya çalıştım. Çin’de yaşayan arkadaşımdan duyduğum, virüs çok sayıda parmağın sıklıkla dokunduğu yerlerden geçmiş. Asansör düğmeleri, kapı kolları, bankamatikler, pos cihazlarının şifre girilen yerleri…. Buralara eldivenli parmaklarla dokunmak hayat kurtarabilir. Maskeden çok daha önemlisi eldiven takmak. Elleri yıkamak ve elleri ağzımıza, burnumuza, gözlerimize sürmemek. Virüsü deliklerden içeri itmemek yani.

İnternete şükrettim. Akşam “3. sınıf ve ötesi” yoga sınıfımla Zoom uygulamasında buluştuk. Korku ve izolasyon günlerinde bizi birbirimize bağlayan incecik ama sağlam bağlara tutunmak bizi karamsarlıktan çıkardı. Yoga sangaları aile gibi oluyor, bazen aileden de yakın bir ilişki kuruluyor. Bu zor zamanlarda tüm yoga hocalarının sangalarını bir araya toplamalarını öneriyorum. Liderlik etmeseniz dahi bir grubun ortasında durarak,  insanları birbirine bağlayacak bir ağa ön ayak olduğunuzda büyük bir krizin ortasındaki insanlığa katknız olacaktır. Yoga hocalığı esnek bir vücutla bir grup insana hareket serileri göstermek değildir. Kriz anında öğrencileri kucaklamak, onlara büyük resmi hatırlatacak şeyleri işaret etmek, kopukluğu gidermek ve bütüne aidiyetin kaydını içlerinde bulmalarına yardımcı olmaktır. Bu krizli günlerde yoga hocalarına çok iş düşüyor. Dört bir yana dağılmış öğrencilerinizi toparlayıp (online tabii) beraber nefes alıp verebilir, beraber bir iki şeye gülebilirsiniz. Gülmek bağışıklığı arttırır. Bağ kurmak stresi azaltır, paniği yatıştırır.

Dünyanın şu anda liderlere ve istatistiksel sayılara ihtiyacı var. Virüsü kapmış hasta sayısını tespit edebilen ülkeler etkili önlemler alabiliyorlar. Ancak bu virüsü tesbit edecek testlerden çok sayıda yok. O yüzden de her ateşi çıkana hemencecik bir test yapılamıyor. Kİmi ülkeler (ABD mesela) kendi testini geliştirmeye çalıştı ve başarısız oldu. Türkiye’de en son bildiğim bu test sadece Ankara’da yapılabiliyordu ve devlet hastanelerine gitmeniz gerekiyordu. Bu durum bir çok virüs taşıyıcısının virüs taşıdıklarını bilmemesine yol açabilir. Hafif bir boğaz ağrısı, biraz ateş. Basit griptir. Kim gidecek şimdi devlet hastanesine diyebilirsiniz. Haklısınız. Ben olsam derim. Bu yüzden de kimi ülkelerin rapor ettiği vaka sayısı gerçeği yansıtmıyor olabilir. Önlemlerimizi ona göre alalım. Virüsü hafife almayalım ama gerekli adımları attıktan sonra da paniğe katkıda bulunacak laf kalabalığına girmeyelim.

Evde oturalım. Birbirmizi ziyaret etmeyelim. Sarılmayalım. Öpüşmeyelim. Elimize dışarıdan gelen yabancı bir unsur değdiyse (mesela plastik poşet) elimizi yıkayalım, gözümüze, burnumuza, ağzımıza dokunmayalım. Herkesin sıkça bastığı düğmelere çıplak elle basmayalım. Nefes alalım, nefes verelim. İlk günlükte yazmıştım. Yine yazayım: Dikkatinizi neye verirseniz o büyür. Virüsü büyütmeyin. Paniği büyütmeyin. Umursayın. Ciddiye alın. Korkun ama paniği büyütmeyin. Sağlığınıza dikkatinizi verin. Sağlığınızı büyütün, arttırın.

Şükran en şifalı duygudur derler. Elimizdeki nimetlere şükredelim. Nefesimize. Hâlâ bizim olduğu için. Doya doya içimize çekelim. Ciğerlere kuvvet.

İyi geceler!

Yarın görüşürüz!

 

 

 

 

 

 

 

Korona Günlerinde Şükran’ için 4 yanıt

  1. sedo 17/03/2020 / 11:15 pm

    sari kedicigin kuyrugu ne kadar uzun! yazilar hep cok super.

  2. eylemdemiir 19/03/2020 / 4:47 am

    kendinizi güzel ifade edebiliyorsunuz veya duruma pesimist yaklaşmıyorsunuz

  3. Bilgeler bilgesi 05/12/2020 / 9:54 pm

    Yeni yazilarinizi merakla bekliyorum . Nasilsiniz? Mutlu gunler..

    • Kalemtıraş 05/12/2020 / 9:56 pm

      Teşekkür ederim. İyiyim. Yeni yazılar da geliyor 🙂

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s