Korona Günlerinde Gerçeğin Tatbiki

IMG_7809
Sokağa Çıkma, Balkona Çık!

Herkese merhaba!

Hemen yazayım. Kokia çok daha iyi. Dualarınız, şifa dilekleriniz, sevginiz evimize ulaştı ve bu sabah uyandığında ateşi 36,5’a düşmüştü. Gün boyunca da bir daha yükselmedi. Şükürler olsun yüce Tanrı’ya ve siz dostlara. Benden size tavsiye hastanız varsa veya hasta olan siz iseniz bunu saklamayın. Bizim kültürde, neden bilmem, hastalık saklanır. Aman kimseye söyleme denir. Sırların, yüklerin, suskunlukların zaten insanı hasta ettiğini biliyoruz, bir de hastalığın kendisini saklamanın alemi ne? Sevgi gibi ilaç var mı? Sevdiğimiz birinin hastalandığını duyunca, dünkü yazıda bahsettiğim tüm o geçici halleri; kinleri, güceniklikleri, hasetkeri, haksızlıkları, utançları bir kenara koyup o kişiye koşmuyor muyuz? Sevgi iyileştirir. Bu bilgi DNA’mızda mı, karmamızda mı bilmiyorum ama bir yerimize işli. Kesin bilgi.

Herkese sevgi dolu mesajları, duaları, mektupları, sesleri, canları için çok teşekkür ediyoruz.

Bu hastalık araya girmeden önce size, Dr. Robert Svoboda’nın kursundan biraz daha bahsetmek istiyordum. Bu kursa şimdi bana yıllar öncesinde gibi gelen beş hafta önce bir cumartesi gecesi başladık. Sevgili bir öğrencimin annesinin cenazesinden dönmüştük. Cenazede bol bol sarılışmıştık. El ele tutuşmuştuk. İyi ki de sarılışmışız, meğer sonmuş topluca bir alanda bulunup da sarılıp ağlamalar. Ayça annesini öte alemlere yolcu ederken yanında durmuştuk. (Benim yıllar önce kendime verdiğim bir söz vardır: gidebildiğim tüm cenazelere ve düğünlere giderim. Cenaze yakını ve düğün sahibi için orada olan her bir insanın ne kadar önemli ve özel olduğunu ben bizzat yaşadım, biliyorum.)

Sonra yine sevgili öğrencilerimden Fatma’yla bizim eve geldik. Öğleden sonra dersimiz vardı. Benim evde dinlenirken Fatma, Dr. Svoboda’nın  “Practicing Reality: Incinerating Your Limitations” (Gerçeğin Tatbiki: Sınırları Yakıp Kül Etmek) adlı kursuna kaydolduğunu söyledi. Kurs 5 hafta boyunca her cumartesi gecesi, Türkiye saatiyle geceyarısı 12:30-02:30 arası Zoom’da bir sınıfta veriliyordu. Dikkatinizi çekerim Zoom o zamanlar bildiğimiz bir mecra değildi. Şimdiki gibi yol geçen hanı olmamıştı. Ay, o saate kadar nasıl dayanırsın dedim Fatma’ya. Kayıtlardan daha sonra da dersler dinlenebilirmiş. Neyse Fatma gitti, stüdyoya çıktı, hazırlanmaya. Ben kanepeye uzandım. Ders öncesi inzivama çekildim. Gözlerimi kapattım. Beynimin derinliklerinden incecik bir sinyal geldi. Ciiik. Kalkıp şu kursun ayrıntılarına baksana. Bırak şimdi. Kurs manyağı şey. Bir şey öğrenme açlığını evdeki okunmamış kitaplarla gider sen. Ciiik. Bir baksana ya. Nasıl bir şeymiş. Neler öğreneceklermiş. Yatıyorum şimdi. Svoboda’nın Agora kitabı var. Üç cilt. Prakriti kitabı var. Hiç birini bitirmedin. Sen haftada iki saat onları oku önce. Hadi canım.

Bu mücadele içeride sürüyor. Trik trak trik trak saat ilerliyor. Dersim başlayacak. Üç saatlik ders. Sabah da vermişim üç saat ders. Arada Erenköy’e geçtik, metrobüs, dönüşte iki katlı otobüs (hey gidi günler, cenazelerde sarıldığımız, otobsülerde tıkış tıkış bir bütün olduğumuz!) Bir gatikacık (24 dakika) uyumak istiyorum.  Sonraki sahne, kanepede oturuyorum. Kucağımda bilgisayar açık. 500 dolar mı kurs? (ah, paranın hiç eksilmeden bize akacağından emin olduğumuz o güzel günler!) Pazarlık bile etmeyeceğim. Bir hoca bilgiye ne paha biçtiyse onu ödemeliyim ilkesiyle, tıkır tıkır kredi kartı numarası girildi ve dink! Kursumuza hoş geldiniz! Akşama Zoom filanca odada görüşmeş üzere. Om Namo!

Birden başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Sen ne yaptın kadın? Ciiiiik beni ipnotize etmiş olmalıydı. Ben ne yaptım? Defne, sen ne yaptın? Senin vaktin mi var? Senin hard diskte yerin mi var yeni bilgiye? Ziyan edecek 500 doların mı var? Ya hocalar? Hocalarından izin aldın mı? (En çok bu noktada fenalaştım.) Başka bir hocanın vidyası (bilgisi) altına gireceksin. Sadakatsizlik sayılır mı? Dr Svoboda ile Emma ve Shandor hoca çok iyi dostlar, beraber çalışmalar yapıyorlar ama yine de, bize hep dedikleri Ayurveda başkadır, Yoga başkadır. Aynı kavramları kullansalar da biri hayat bilgisidir, diğeri bu fiziksel varoluğun ötesini incelediği için ölüm bilgisi. Yürek çırpıntıları içinde hocalara yazdım. Uygun görmezlerse paramı geri isteyecektim.

Pişmanlığın gri pembe bulutuyla sarılı bir biçimde dersime çıktım. Ders sırasında bulut dağıldı. Aşağı, evime döndüğümde, hocalardan onay da gelmişti. İyi etmişsin, diyorlardı.

Ve şimdi, ateşli yatak döşek kocamın yanından katıldığım son dersin akabinde şunu söyleyebilirim: Hayatımda attığım en İYİ adımlardan biriydi. Bitersen saadetten ağlıyordum. (Ki son ders Saadet Kozası olarak türkçeleştireceğim Ananmaya Koşa’ya adanmıştı.) Dr Svoboda çocukluğumdan beri merak ettiğim tüm soruların yanıtlarını vermekle kalmadı, o uzaklardaki Cumartesinin hemen sonra patlak verip de hayatımızın altını üstüne getiren Korona günlerine, karantinaya  gezegenlerin içinde bulunduğumuz zamana etkisine ışık tuttu, sakinleşmemi ve olup bitenleri bir perspektife oturtmamı sağladı. Vidya (bilgi) Dr Svoboda’dan aktı. Elektrik akımı gibiydi, gördüm. Bu zeki, öğrenmeye aşkla bağlı insanı seçmişti Vidya ve oradan bize nehir gibi çağladı.

Uzun zamandır ruhum böylesine beslenmemişti. Fatma’ya teşekkür ediyorum ve tabi ki Dr Robert Svoboda’ya.

Diyeceğim şu, sevgili dostlar: İçinizdeki minik ciiik’i dinleyin. Özellikle de uyku ile uyanıklık arasında ciiiklliyorsa, oradan mutlaka hayrınıza bir şey çıkacaktır. Onu susturmaya çalışan zihnin sesi, alışkanlıkların, her zamanki sen’in sesini kaale almayın. Geleceğin ne getireğini biz bilmiyoruz, o ince ciiiiik çoğunlukla biliyor. Ciiik’leri takip ettiğimiz zaman evren ihtiyacımız olan şeyleri sağdan soldan toplayıp önümüze yığıyor. Yolumuz açacak kişileri karşımıza çıkartıyor. Tesadüfün bu kadarına pes doğrusu dedirtiyor. Baştan param yok, vaktim yok, halim yok, yok, yok dememeli. Önce suya atlamalı, sonra yüzmeli. Şahsi sınırlarımızı yakıp kül etmenin yolu ateşe atlamaktan geçiyor. Gerçeğin tatbiki de, hayatı kontrol edeceğim korkusuyla kısıldığımız köşede değil, aman ne olacaksa varsın olsun, batacaksak batalım, çıkacaksak çıkalım artık dediğimiz noktada başlıyor.

Bu kursta öğrendiğim (hatırladığım diyeyim) en kıymetli bilgilerden biri buydu.

Bir de şu:

Bir merkeziniz olsun. O merkez mümkünse insan türüne katkı sağlayacak bir edim içersin. Mümkünse doğduğunuz toprağa (oranın insanlarına, atalarınıza) bir şeyler katsın. Hayatı o merkez etrafında düzenleyin. Günlük rutininiz merkezin etrafına dizilsin. Çabayı bu yönde sarfedin. Pek çok sorunun yanıtı gelecektir.

Önümüzdeki günlerde bu kursta öğrendiğim ve beni çok etkileyen bilgileri Vidya benden akmayı seçtiği takdirde aktaracağım.

Kalın sağlıcakla…

Defne.

Bu yazının parçası da eski dost Aylin Aslım’dan gelsin.

(Yazarken dinlediğim bu değildi ama sonra dilime takıldı)

 

Korona Günlerinde Gerçeğin Tatbiki’ için 5 yanıt

  1. mutlutesadüfler 30/03/2020 / 12:28 am

    Vidya sizi seçsin sizden de bize aksın Defne hocam 🙏🏼🤗 heyecanla bekliyorum🍀

  2. Suzan Gür 30/03/2020 / 9:23 am

    Merhaba sevgili Defne,Öncelikle eşine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Yazılarını sabırsızlıkla okuyor ve takip ediyorum. Ankara’da yaşıyorum. Hepizimin evlerimizde olduğumuz şu günlerde yazılarınla iç dünyanı sıcacık sergilemenle şifa oluyorsun bizlere. Çok cömert ve sıcak bir ruhun var. Ankaradan kucak dolusu selamlar sevgiyle kal Defneciğim.Samsung Galaxy akıllı telefonumdan gönderildi.

  3. Fersun 30/03/2020 / 12:29 pm

    Eve kapandigimiz içimize döndüğümüz şu günlerde nasıl değerli yazdiklariniz, keyifle takipteyim sizden akan Her şeyi sevgiyle almaya kabuldeyim. Vermem gereken herşey için de kabuldeyim 🙏❤🙏

  4. fatma 31/03/2020 / 4:02 pm

    Can hocam,
    Senin bana daha tanışmazken Mavi Orman’dan fısıldadığın ilhamın; tanıştıktan sonra öğrettiğin herşeyin; hayatıma kattığın ve kardeşim saydığım güzel insanların; uzak diyaralara hocalarımızla buluşmaya giderken verdiğin cesaretin yanında, benim sana bir kursa katılmak için verdiğim ilhamın lafı mı olur?
    Sen bilgiye sevdalı bir dede ile büyümüşsün. Benim bilgiye sevdam kimden miras bilmiyorum ama hayatın beni hep harikulade hocalar ile buluşturmasına şükür ediyorum.

    Karanlıktan aydınlığa,

    Öğrencin ve yoldaşın.

    f.

    • Kalemtıraş 31/03/2020 / 8:27 pm

      Yoldaş… ay layk it. Bizi bir araya getiren bu örümcek ağına saygıyla… Nice mutlu yaşlara Fatmişko!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s