Saçlarımın Kıvırcık Hali


Yıllar önce bir arkadaşımız nişanlısını bize getirdi. O zamanlar Yasemin ile Altınbilezik sokaktaki ilk evimizde ikamet etmekte idik. Ceneviz, Hacivat, Karpuz, Pazar ve Teo’dan oluşan kalabalık hanemiz haliyle geleni gideni çok bir mekan idi. Neyse..bu davulcu arkadaşımız o gece Hayal Kahvesi’nde çalacaktı ve bizden işi bitene kadar nişanlısı ile ilgilenmemizi rica ediyordu. Hakkında sadece geçirdiği estetik müdahaleyi bildiğimiz nişanlı kişi, Beyoğlu’nun sefil ortamlarından hiç haz etmediği için bizim çatımız altında bir iki saat geçirebilir miydi?

Akşamlarımızı onca gelen-gidenin arasında geçirmeye alışık olduğumuz için ”ah tabii canım, ne olacak” deyiverdik. Ev dolardı taşardı da, yine ders çalışacak olan çalışır, uyuyacak olan uyur, tek başına kalmak isteyen odasında, misafirlerle takılmak isteyen salonda oturudu. Bu sefer öyle olmadı ama…Davulcu arkadaşımızın kapıyı çekip çıkmasının ardından, nişanlı ağızını açtı ve bir daha kapı çalana hiç susmadı. Teo daha baştan çekildi. Pazar esir alınanlar arasındaydı hatırlıyorum, en azından bir süre boyunca. Ve Yasemin ile ben, salonda, durmak bilmeyen bir çenenin burgacında hapsolduk kaldık.

Annesinin sezeryan izinden başlayıp, liposakşın mucizesine, silikonlaya doldurabileceğimiz muhtelif vücud parçalarımızdan (silikonu meme ile, dudak ile sınırlı bir şey sanmayın sakın), saniyesi saniyesine kardeşinin doğumuna uzanan bir monoloğa esir düşmüştük. Bu arada kendisinin aslında Etiler veya Kuruçeşme’den başka yerlerde süren gece hayatını çok kalitesiz bulduğunu ve ”kaliteli” mekanlarda onu beğenen, onunla evlenmek isteyen işadamlarının bilmediğimiz isimleri (cehaletimize de pek şaşırmıştı) ile araba markaları hakkında da çok şükür bilgi sahibi olduk. Fakat bu arada, kızımızın neden bizim rokçu-davulcu arkadaşımıza varmayı istediğini tam anlayamadık. Arkadaşımızın memleket çapında ünlü artiz ablasından dolayı mı acaba, diye sonradan tartıştık.

Neyse…ikibuçuğuncu saatin sonuna doğru, artık saat 2’ye mi geliyordu ne, bizim sinirimiz bozulmuş, ne dese gülüyoruz. Kediler çoktan uyumuş. Biz güldükçe o da iyice kaptırmış anlatıyor…

Derken, derken birden ciddileşip sordu:
Size saçlarımın kıvırcık halini anlatmış mıydım?
Biz Yasemin ile göz göze gelmemeye çabalarken, mucize gibi kapı zili yankılandı, fırladık yerimizden. Davulcu arkadaşımız salona girince ilk sorusu: ”çok baymadı ya sizi?” oldu.

O gün bugündür kaldı bizim aramızda bu cümle…Baktık konuşma sadece kendimize odaklı gidiyor, eklemeden edemeyiz: Size saçlarımın kıvırcık halini anlatmış mıydım?

Ben de bu bloğu kendi hayatımnda ıvır zıvır şeylerle doldurmaya karar verdim. Halka açık diğer iki blog ciddi uzun yazıların yuvası. Bu ise bu sabah kahvaltıya Broder’s kahvesine gittik, sonra bahçedeki otları yolup yaz bahçesi yarattık, Kokia’nın boş kutu biriktirme konusundaki inadı üzerine biraz tartıştık filan gibi şeyler…Maksat iletişim kopmasın.

Hadi hayırlısı.
Hoşgeldiniz.
Defne

Saçlarımın Kıvırcık Hali’ için 5 yanıt

  1. yasemin yucel agazat 18/07/2010 / 7:03 am

    Evet yaa, ben bu detaylarin cogunu unutmusum, silikon ameliyatindan hemen sonra memelerin korku salacak kadar buyuyor oldugunu katirliyorum, sonra zamanla kuculuyormus neyse. Teo da zaten davulcu arkadisimizla birlikte caliyordu da o yuzden yoktu aramizda.

  2. Çaglayan 18/07/2010 / 1:20 pm

    Ne yalan söyliyeyim, bu basligi gorunce “eyvah Defne perma yaptirdi da blog'una fotosuyla izlenimlerini mi koydu” diye bi an kaslarimi cattim.Pheeew! Yanilmisim. Hayata lezzet katan, o yazacagim dedigin gundelik olaylarin ayrintilari zaten Defneciim.Hele yazar sen olursan!Silikonlu abla arkadasinizla evlenmedi umarım! “write” on….

  3. Juniper 18/07/2010 / 7:35 pm

    Iyi etmissin sekocum bu bloga baslamakla. Takip ederim buradan ne yapiyorsun ne ediyorsun belki olur ya uzakta da olsan sanki yakindaymis gibi olursun (oluyo mu oyle??)

  4. Esin 26/07/2010 / 12:20 pm

    Ahhaa haaaa haaa! gercekten hic gulecegim yoktu. gecenin bi yarisi kendi kendime yuksek sesle guldurdun beni Def. Boyle hikayelerin de tadina doyum olmaz yillar gectikce. ikiniz de gozumun onune geldiniz.Bu arada hakkaten universite hayatimin da en guzel anlarini o Altinbilezik'teki dairede gecirdim ben de.

  5. Nergis 27/07/2010 / 3:32 pm

    Zamanda yolculuk gibi oldu…. Ozamanlar da cok guluyorduk bu hikayeye ve hala da guluyoruz :))

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s