İstanbul’daki öğrencilerimle aramızda telefon üzerinden ücretsiz bir iletişim ağı kurduk. Her Pazartesi sabahı birbirimize hâl hatır bildiriyoruz. Yaptığımız çok basit bir şey. Yerimizi, adımızı, o anda içinde bulunduğumuz duygu ya da ruh halini ve o duyguyu ne şiddette yaşadığımızı yazıyoruz. Mesela benim bu sabahki mesajım “Defne-Portland-Minnettar ve Tatminkar 8” idi. (Minnettar ve tatminkârım çünkü yeniden ders vermeye başladım!)
Bu son derece basit egzersiz ben uzaklardayken dağılan öğrencilerimle bağımı koparmamak açısından çok iyi oldu. Hem ben onlara bağlı kalıyorum, hem de onlar birbirleri ile haberleşmeyi sürdürüyorlar. Durumumuzu beyan ettikten sonra bulunduğumuz yerlerin, yemekte olduğumuz yemeklerin fotoğraflarını filan da paylaşıyoruz. İletişim teknolojilerinin bir numaralı takipçisi ve hayranıyım. Sonra bir de kendi üzerimdeki gözlerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki depresyonun ve tatminsizliğin başlıca sebebi insanın insansız kalması. Cemaat gibisi yok. Sahiden. Neyse, bu başka bir konu. Ona da geliriz başka bir vakit.
Bu egzersiz için basit dediğime bakmayın. O kadar da basit değil. İnsanın içinde bulunduğu duyguyu öyle hemen şıp diye tespit edemiyor. “Şu anda ne hissediyorsun?” sorusuna Kafam-karışık, bulutlu, telaşlı, enerjik, sorgulayan, boşluk gibi kelimelerle yanıt geldiğinde iletişim ağındaki otuz küsur öğrenciyi birazcık sıkıştırıyorum. Kafam karışığın duygusu ne mesela? Endişe mi? Korku mu? Sıkıntı mı? Duygunun altındaki duyguyu araştırıken yaratıcı sonuçlar alıyoruz ki! Boşluktan biri huzursuzluk, ötekisi huzur çıkarabiliyor. Çaresizliği deşiyoruz, altından korku çıkacak sanırken, öfke çıkıyor.
Karmaşık ruh hallerini, hisleri, düşünceleri, inançları öfke, korku, zevk, keyif, mutluluk, endişe, üzüntü, keder, hüzün, sevinç, aşk gibi temel duygulara doğru derine derine sardığımızda hem rahatlıyoruz, hem de dünya yüzündeki bütün insanların muhtemelen şimdi şu anda aynı duygusal durumlarda bulunduğunu hatırlayarak bütüne aidiyet hissediyoruz.
Ben, benim öğrencilerle yazışırken en azından böyle hissediyorum.
Size de yakınlarınızla bir duygu-bir sayı alıştırmasını tavsiye ederim. İnsanlar arasında hemen bir samimiyet yaratıyor bu alıştırma. Dedikodudan bile daha tatlı!
Bencede dedikodudan bile daha tatlı