y yapmıyor. Şiddete maruz kalan kendisi ve arabanın içindeki diğer yolcular…Bir de kendisini kuzu gibi gören öz-öfkesine kör arkadaşlarımız var. Karnına şöyle bir dokunduğunuzda göz yaşlarına boğulan, öfkeyi ötekileştirenler.
![]() |
| Foto: Kokia Sparis |
![]() |
| Foto: Kokia Sparis |
Defne hocam,ne guzel ince ince anlatmissiniz… bende dun icimde ince ince bunlari sorgulamistim.olabildigince kendime durust olup… simdi senin yazdiklarinla da isik tutmus oldum hislerime 🙂 tesekkur ederim…sevgimle, harika
yine güzel bi yazı, defne. teşekkür etmek istiyorum bunun için sana. dolaylı yollardan da olsa kendisiyle karşılaşabilmesine inanıyorum insanın. düşünceler – sen her ne kadar yoğurmadan yığdım desen de – şekillenmiş olarak çıkıyor kalemimizden, kafamızdan. o şekillenmeler ve şekillerin karşılaşmasında burulmalar-sapmalar vb olabiliyor, oluyor. benim de, ilk anda, “yok aslında kimseyi yaftaladığım yok, bu genel bir düşünce, kendimde de gördüğüm bişey bu, ayrıca angut lafı o kadar da sizin kulaklarınıza tınladığı kadar vahim bi hakaret diil, vs vs” demek geçti aklımdan. ama sorunumun hiç bu olmadığını hemen farkettim. dinlemek, duymak, büyük mesele. küntlüğe künt bir düşünceyle karşılık vermek olsa olsa gülünç. benim şahsen ince şiddetten daha öncelikli sorunlarım var. düşünme biçimi ve düşüncelerin biçimiyle ilgili. senin kadar inceye gitmeyi sinirlerim henüz kaldırmaz, diye düşünüyorum. belki bir bahane, bilmiyorum. şiddet-şidetsizlikle ilgili meseleyi takip ettiğimde, bir noktada akıl meselesiyle karşılaşıyorum: insan şiddette ısrar etmek için akılsız olmalı! bak yine aynı kalıptan çıkma bir cümle 🙂 ama öğretici. içimizden geçen şiddetler konusunda ben buradan ancak bakabiliyorum: içimden geçen geçsin, bu iyidir. içimde kalması en kötüsü. benim için, en azından. ama kafamda şekliyle böyle kabak gibi görülebilir bişeye dönüşmesi iyidir, ben orada yüzleşiyorum kendi sorunumla. anlatabildim umarım biraz. sevgiler.
cok guzel bir konuydu defne..burada cafe'de calisirken gozlemleme firsatim oldu: bazen biz turkler gercekten barbar olabiliyoruz. (ha bir de cinliler) bir kere tartismak imkansiz, anlatsan empati yok cikan bilincalti “bana onem verilmiyor, bir baskasina evet diyordur kimbilir bana demiyor” gibi oz deger eksikligi, veyahut “sonuna kadar israr et, karsindaki pes edip verecek sonucta” dusuncesi hakim..yani oyle hissediyorum. gonlunce birsey yapamiyorsun yapsan, zaten yapmaliydi, yok elinde olmayan sebeplerle yapamiyorsan tum benligi ile sana karsi, sanki bir duelloda. veya yalan soyluyor 8 kisi olacagiz diyor, halbuki 4 kisiler, daha genis bir alanda oturmak icin..halbuki geldigi yer hizlica yemek yiyip gidecegi, veya daha devam edecekse zaten belli saat sonra sakinlediginden istedigi gibi alana yayilabilecegi bir yer..ve bunu yaparken mutlu beni kandirdigi icin. halbuki geride bir sistem isliyor, herkese esit. guvenmiyor buna, cunku turkiye'de cok alismisiz sistemin degil iliskilerin yonetmesine, o yuzden hababam bir yaris ve ofke haliyle hakkimizi savunmak yolunu bulmusuz. belki de hakli olarak.. bagris cagris ve kisisel almadan tartismayi ogrenememis olmamizin sebeplerden bir digerinin bizim turkiye'de senelerce sus -paylasma-gizli kalsin. konulari silahlar korusun seklinde yonetim seklinin bireylere yansimasi olarak dusunuyorum. fikir paylasmasini bilmiyoruz.kendime de pay cikarmiyor degilim, bilmiyordum ki tartismiyor, kavga ediyormusum..teamwork'de gordum..tabi bu arada rastlastigim cok tatli sicacik turklerinde hakkini yemek istemem.
Yorum bırakın