Foto: Konstatine Sparis |
Foto: Konstatine Sparis |
Kaç yıl geçti NONVIOLENT COMMUNICATION kitabının Türkçesini yayımlayalı. Çok zor ve çok yavaş sattık.Alanlar da herhalde en az ihtiyacı olanlardı. Aslında okullarda ders olsa keşke ŞİDDETSİZ İLETİŞİM. Bir dil çünkü, zaten kelimeler değil mi ruhun aynası? Karşılanmamış ihtiyaçlara bağlar kitabın yazarı piskolog M Rosenberg bu senin zıtlaşma diye pek şahane bir uslupla anlattığın trajikomik durumu.
seni ve yazdıklarını çok seviyorum Defne xxx
@Çağlayan: Ben de bu yazıyı İnce Şiddet yazısının devamı olarak yayınlamayı düşündüm. Çünkü doğru, bütün zıtlaşmalar şiddet içeren iletişim anlamına geliyor. Tatmin edilmemiş ihtiyaç nedir işte ben de hep onu souyorum, ''ne gerek var şimdi buna''derken. Soruyorum, soracağım da hep! @Nar Ben de sizlerin okumasını ve yorum bırakmanızı çok seviyorum.
Hocam, yazını okurken tüylerim diken diken oldu gerçekten biz böyle yaşıyoruz işte bu cennet ülkede. Herkes, heryerde bir zıtlaşma halinde. Araba kullanırken de (araba kullanmayı bıraktım artık yoksa katil olacağım, boşa gidecek o kadar farkındalık, meditasyon, nefes, an'da olmak, yoga, herşey, hapislerde çürüyeceğim), alışverişte de, vapurda da, her yerde herşeyde. Başkaları hakkında sürekli fikir yürütmek ise zaten toplumca çok normal sayılan bir alışkanlık. Kimin, neyi, ne zaman yapması gerektiğini çok iyi biliyoruz biz, kendimizinkilerden daha fazla. Bana ne başkasının hayatından diyen yok. Her konuda fikrimiz var. Özellikle de yeterince bilgi sahibi olmadığımız konularda. Televizyonu açmamışsın henüz, aman sakın açmaya kalkma, gözlerine inanamazsın. Herşey kocaman bir şaka gibi. Galiba tek çare gülüp geçmek :)Hoşgeldin. İyi ki geldin.SevgiyleBarış
@BarışEvet hal budur. Ama bu demek değildir ki değişim imkansız. Kendi tavrımızı ve tepkilerimizi yeniden düzenlemek bizim elimizde ve bence kendi sorumluluğumuz. Zıtlaşmanın karşımızdakinden geldiği kadar bizim kendi tepkimizden de beslendiğini unutmamak gerek. Özellikle bu kültürde büyüyen bizler için zıt gitmek ve duygusal tepki vermek kendimizi rahat hissettiğimiz durumlar. Rahat kaçmadan sen değişirsen, ben değişirsem zıtlıklar en azından kendi hayatlarımızdan çıkacaktır. Hoşbulduk! Yakında görüşmek üzere,Defne
cok super cok yerinde bir tespit tebrik ediyorum
ay hic sorma Defne, o kadar iyi anlatmissin ki..ne kadar buyuk avantaj ki senin baska pasaportun var..simdi dondum Istanbul'a, dusunuyorum kara kara nasil ola da bir kopru yaratabilsem Italya ile..
O kadar hissettim ki yazdıklarını..yabancı bir koca, Fransızlarla ilgili her türlü ileri geri yorum, hmm Türkçe'de pek bir ilerleme olmamış, doğur, aman yok doğurup napıcaksın, aslında et yememek şuna buna sebep oluyor demeçleri, niye 11de yatıyorsun, sabahın o saatinde kalkıp ne yapıyorsun, deli misin, niye canın içki içmek istemiyor ama çok içerdin sen, ne? fotoğraf kursu mu, bir de bu mu çıktı vs vs vs bitmek tükenmez bilmeyen haddini aşan yorumlar gerçekten bir tek burada var. belki o yüzden hep bir gitmek isteme ve neden döndüm halleri..ne güzel yazmışsın Defne…Sevgilerçok soru soran Gizem 🙂
Yani neyin varsa o olmasın, neyin yoksa eh artık olsun o ama. =))
karsımızdaki insanlarla zıtlasmadan nasıl iletişim kurabiliriz.. zıtlasmadıgımız halde ( ki bi süre sonra ya bunalıma giiyorsun yada kendini zıtlasırken buluyorsun) karsımızdaki insanlarla nasıl ietisime gecebiliriz bunun yöntemi nedir …..
@Tuvish
Yukarıdaki yorumlarda bahsi geçen Şiddetsiz İletişim kitabını tavsiye ediyorum. Zıtlaşmadan iletişime geçmek alışmadığımız bir şey. Yeni bir dil öğrenmeye benziyor. O yüzden sabırla, sebatla, tekrarla, pratikle gelişiyor. Ve geliştiğinde de çok zevkli ve yaratıcı bir iletişim olduğunu anlıyorsun. Okumanızı tavisye ederim.
tavsiye için tesekkürederim kitabı okudum..bayag bi sabır ve calısma gerektiricek. sonucta karsımızdaki insanlar yine zıtlasmaya devam edecek yani hep son söz olayı vardır ya son sözü ben dedim ben kazandım yada haklıyım..bende 6 yıldır ist.dan uzaktaydım ne zaman ist.a gelsem senin yasadıklarının aynısını yasardım boguluyordum nasıl ya bu insanlar neden hep inat zıt gidiyor derdim kendimi sadece izlerken buluyordum ..simdi kesin dönüsteyim ist.a..ve korkuyorum…senin kitabında dediğin gibi insanların bize davranıs seklini biz belirliyoruz…farkında yasamak güzel bişey karsındaki bıdı bıdı yaparken sadece izleyici oluyorsun..
Ben de muzdaribim zitlasmadan. Ve evet, daha pasaport kontrolunde basliyor. Hep bir hata bulma, hep bir elestirme durumu. Hep benim yaptigim yanlis. Bu o kadar kotu, o kadar bulasici ki, bir sure sonra insan gardini almaya basliyor. Ben bile Istanbul’daki 4. veya 5. gunumde “simdi karsimdaki ne diyecek, ona firsat vermeden ben kendimi savunayim” durumuna geciyorum. O kadar yorucu ve uzucu birsey ki. Nasil degistirilir bu huy bilmiyorum. Onyargisiz beni dinleyen birini buldugumda cok sasiriyorum artik Turkiye’de. Pek nadir oluyor zaten boyle birsey, maalesef.
“Damat hala ogrenemedi mi Turkce” bizde de var, 18 senedir bikmadan soruyorlar. Damat istese 18 senedir ogrenirdi, degil mi. Demek ki istemiyor. Nokta!
sumandef için bir cevap yazın Cevabı iptal et