
Yoganın sirk cambazlığına dönüştüğü bir dünyada ben yoga hocasıyım.
Yoga hocalığı statü ve sertifikasının insanlara dört ayda sunulduğu bir dünyada sekiz yıldır yoga öğrencisiyim.
Oku oku nereye kadar bu eğitimler, der durur babam.
Yine bir eğitimdeyim.
Sertifikam yok. Koltuğumun altında bilmem kaç saatim yok. Sahip olduğum bir okulum yok. Markam yok.
Bir tane hocam var. Bize sertifika vermeyi rededen. ”İçinizdeki bilgi sizin sertifikanızdır” diyen. Bizden bir aile yaratan ve o aile içinde kendimizi ve yoga bilgisini korumamızı sağlayan bir hocam var.
Onun yanında eğitimdeyim şimdi. Dünyanın bir yerinde.
Bize azla yetinmemizi salık veriyor. Az sayıda öğrenciniz olsun diyor. Öz olsun. İlişkiniz sahici olsun. Size baka baka eğitilsinler. Hocalık eğitiminiz onların yanında, karşısında duruşunuz olsun, diyor.
Yoga hocasıyım. Daha çok genç. Yolun çok başında. Çok iyi ellerde eğitilen. Azın çok demek olduğunu biliyorum.
Yoga, sadece yüreği ona doğru akana verilmesi gereken o değerli bilgi, televizyonlardaki bir eğlenceye dönüştü. Yoga dünyası sirk meydanı, yoga yapmak sirk cambazlığı. Hadi hop hop, kim daha iyisini yapabilir? Alkışlayalım onu!
Hayır ben size yoganın ne olduğunu yazmayacağım. Okuya okuya öğrenebileceğiniz bir şey değil zaten.
Hoca olunmaz, diyor hocamız.
Hoca doğulur.
Yogaya ya sevdalanırsınız, ya da size iyi geleceğini düşündüğünüz için, ihtiyacınız olduğuna inandığınız için onu hayatınızda ite kaka yaptığınız diğer şeylerin arasına katarsınız. Ona sevdalanmadan yoga yapmak müzik yapmadan gitar çalmaya benzer. Teknik olarak çalabilirsiniz ama müzik yapmadığınızı tecrübeli ve ince bir kulak derhal anlar.
Herkes anlar aslında. Derinde, duyguların, düşüncelerin, gölgelerin ötesinde bir yerde her birimiz, en meraksız, dünyaya, hayata karşı ilgisini tamamen yitirmiş olanlarımız bile sevdadan geleni ayırd etme kapasitesine sahibiz.
Yoga bilgisi kutsaldır. Karşılığı alınmadan verilmez. Karşılığı para olmak zorunda değildir, emek de olabilir. Yoga bilgisini kazanmamız gerekir. Teknik, teorik, felsefi metinler okuabilirsiniz. Metinleri baştan sona ezberleyebilirsiniz. Her sabah kendi kendinize kalıp da uygulamıyorsanız, okuduklarınız uçar gider. Bilgi yürekte yankı bulmadıkça hükümsüzdür. Geçersizdir.
İçinde yaşadığımız çağ kutsal ve değerli olanın içini boşaltmakta ve başka bir şey ile doldurmak ile meşgul. Pazarlanabilir, tüketilebilir, yeniden üretilebilir bir şey ile.
Herkes yoga yapabilir diyorlar. Ben doğrusunu söyleyeyim: Yoganın sahisini sadece onu ciddiye alan, ona saygı gösteren yapabilir. Sahici olanı öğrenmek için vakit, enerji, kaynak yaratanlara verilen bir bilgidir yoga. Herkes yapamaz.
Yoga bir eğlence aracı değil. Yoga duygularımızı kusacağımız bir kap da değil. Yoga topluca buluşup yapılan bir şey bile değil. Bir okulda, iyi bir hoca rehberliğinde öğrenilmesi ve tek başına uygulanılması gereken bir ilim. Yoga terapi de değil. Yoga sırasında veya sonrasında fiziksel, zihinsel, ruhsal olarak kendinizi iyi, sağlıklı ve şifa bulmuş hissedebilirsiniz. Bunlar yoganın yan etkileri, kendisi değil.
Nedir o halde yoga?
Bunca sözden sonra size bu sırrı vermeyeceğimi tahmin ediyorsunuz.
Ben bir yoga yolcusuyum.
Ben bir yoga hocasıyım.
Azın çok olduğunu bilen.
Yoluma çok öğrenci çıkacak.
Çok azı benimle kalacak. O çok az sayıdaki öğrenci özün sabırla, sebatla, tekrarla, yalnızlıkla, sükunet ve saygı ile bulunacağını bilecek.
Sertifikaları olmayacak, tek bir hocaları, koca bir yoga aileleri ve önlerinde uzanan bir tek bir yolları olacak.
Başka bir yola ihtiyaç duymayacaklar.
Azın çok olduğunu onlar da bilecekler…

sizin yoga yolunuzdaki deneyimleriniz ve gözlemleriniz benim çok hoşuma gidiyor. yoga ile aranızdakiler..yoganın size fısıldıkları arada bağardıkları.. bu yazı çok kalabalık.
selam defne çiçeği burnunda yoga hocasıyım.önümüzdeki hafta ders vermeye başlıycam.kayıt sayısını sordum, duyduğum cevap karşılğı ”az ya..” diye yorum yaparken buldum kendimi..dünden beri az ama öz olsun düşüncem senin yazınla pekişmiş oldu.sagol…..
ah Defne!!!! Aman yaa..kalbim eridi…
İyengar ise şöyle demiş: ‘Bir sürü insan yoga yapar ama gerçek anlamıyla yoga yolunda yürümek bir jiletin keskin sırtında yürümek gibidir ve bunu becermek inanılmaz derecede az sayıda insana nasip olur.
var yaaaa… zamanlaman yine mükemmel… İçimi okuyorsun hocammmmmm…
Senin Yoga Yolu’nda yürümen de başlı başına kocaman bir ders zaten.
Bu minimalist yazış da damardan algılamayı sağlamışş
Thanks Defnecim
Mavi Orman’dan bana ders olanlar hala içimde. Bu yazının da bugün karşıma çıkması yine tesadüf değil. Çok teşekkür ederim hocam, lütfen hep yazın…
Sizi tebrik ediyorum..
Bir duygu, düşünce, hissediş bu kadar güzel anlatılamazdı.. 🙂
Böyle insanların varlığını görmek çok mutluluk verici..
İyiki varsınız..
‘az’ın ‘çok’ olduğunu bilmek ne kadar da kıymetli bir kelime…. ben de 10 yıldan fazladır, 3 günlük kişisel gelişim seminerlerine gidenlerin eğitimci olduğu bir dünyada insanlara ve kendime yeni bakış açıları kazandırmaya çalışıyorum ve hala gidecek çook uzun yolumun olduğunu biliyorum. bu yol beni çok da heyecanlandırıyor.
‘insan öğrendikçe öğretmek ister ve öğrettikçe aslında hiçbir şey bilmediği gerçeğine geri döner’ demişti bir hocam. yazın bana bunu tekrar hatırlattı ve bu cümleyi seninle de paylaşmak istedim.
sevgiyle,
imge
Defne senin gittigin yoldan gitmeye basladigimdan beri bircok sey yerine oturmaya basladi. Bu yol kimbilir daha nerelere gidecek, goturecek. Cok mutlu ve heyecanliyim. Cok minnettar. Hersey icin.
Gonlumdeki dile gemlis… Gönlüne Saglik Defne Suman
öğrenciniz olabilir miyim?
Elbette Damla! 🙂
Elbette!
Her zaman İstanbul’da değilsiniz değil mi? Nasıl ulaşabilirim size?
Ekim’e kadar yurtdışındayım. defne@defnesuman.com‘dan bana yazabilirsin.
Yazınızı okuduğumda, sizin anlayabileceğinizi düşündüğüm bir sorum/sorunum var. 6-7 aydır yoga üzerine kafa yoruyorum. İnternetten çeşitli dillerde okumalar yapıp, süreli yayın abonelikleriyle başladım. Fiziksel hareketler buna eşlik ediyor ama dürüst olmak gerekirse en çok da düşünüyorum. Çok uzun zamandır istediğim halde bir salona gitmek ve destek almak gerektiğinden pratikten uzağa düştüm. Derdim ödeme yapmaktan kaçmak ya da zaman olmaması değil… Biraz okuduğumda, izlediğimde insanların yoga yapmayı bir ‘lifestyle’ gibi tarif etmeleriydi. Üstelik hemen yanına konforu, hijyeni ve daimi huzur arayışını koyan bir biçimde. “Çok iyi geldi” diyor insanlar biliyor musunuz? İyi bir şeyler yemiş-içmiş, masaj yaptırmış ya da terapiden çıkmış gibi… Salonlar özellikle bunu hedeflemeseler de, kendini ‘müşteri’ hisseden aldığı bilgiyi deneyimi ‘hizmet’ gibi görüp değerlendirmeye kalkan insanlarla olmanın benim kişisel deneyimimi olumsuz etkilediğini farkettim. Ben öğrenci olmak istiyorum ama müşteri olma fikri öğrenmemi geciktiriyor. Bunu farkettiğimden beri kendimi sakatlamak pahasına evde çalışıyorum. Evdeyken, yeni başlayan biri için hem sürekliliği sağlamak, hem de fiziksel olarak sakatlanmamak zor! Erken kalkan biriyim, en verimli saatlerim ‘yeni başlayanlar’ saatlerine uygun değil. Yoga bilgisine sahip kurumların iktidarına boyun eğip bir kursa gidip, onların programına uygun saatlere göre bedenimi zihnimi terbiye edip başlamaktan başka çare yok mu? Çünkü bu haliyle güvensizim, tıkanıyorum. Milli eğitim sistemini kabul etmek gibi tarif ediyorsan henüz zamanın gelmemiş olmalı, derseniz samimiyetinize güvenir bunu anlarım. “Bu durumda nereden başlamak lazım” sorularına standart bir yanıtınız varsa, copy paste de kabul…
sevgiler
Sevgili Cansu,
Mesajınızı aldım. Size cevap yazacağım. Bana defne@defnesuman.com adresine boş bir mesaj yollar mısın?
Beklediğim işaret geldi, teşekkür ederim.
Hadi hayırlı olsun!
Uzun zamandır sizi gizlice takip ediyorum.Kitaplarınızı okudum.Arkası gelecek mi diye dört gözle bekliyorum.Yoga yapıyorum çünkü bana çok iyi geliyor.En büyük hayalim öğrenciniz olmak 🙂 Sonsuz saygımla Defne…İyi ki varsın…Namaste 🙂
Insan sırf şu sizinki gibi bir mesaj için yazmaya gönül verebilir. Çok teşekkür ederim Nevrotik Dervişe! Siz de iyi ki varsınız!
Bu kocaman Egonla öğrencilik hep sürer…
Bu yorum beni can evimden vurdu! 🙂 Teşekkürler!
Kismen katiliyorum, ego kismina… iyi egitildiginin altini cizerek, ben ben ben ve otekilerle dolu cumlelerle bence daha ogrencilik kivamina bile gelememis. Yoga yolunda guzellikler bulsun hanimefendiyi… Namaste…
Siz bu çok bilmişlikle hangi kıvamdasınız acaba? İnsanlardaki bu sertlik ve can yakma isteğinin altındaki duygu ne tam olarak? Kıskançlık mı? Anlamak zor.
Teşekkürler Damla. İçerikten çok üslup kanadını kırabiliyor insanın. Üslup da bir alışkanlık aslında.
Bir yoga egitmeni ariyorum.. Doğru bir frekans ile öğrenip deneyimlemek için.. Umarım bulabilirim. Artık ertelemek istemiyorum.
Yazinizi keyifle okudum. Bu guzel bilgiler icin ayrica teşekkürler.. Sayfalar size surukledi bir sekilde.
Sevgili en sevdiğim yazar, beş altı aydır kalabalık bir yoga grubunun öğrencisiyim, yolculuğa çok yüzeysel de olsa başlamış olmakta insana iyi gelen bir durum ancak hem mavi orman’da hem de bu yazında yogayla yeni tanışan birinin ,kendini yetersiz ve yanlış noktada hissetmesine neden olmuş olabilirsin, biraz kendimi kötü hissettirdi, beni mutlu eden yönlerinin aslında basit ve yüzeyde kalan kısmı olması.. tekrar tekrar okuyup düşüncem ☺