BÖLÜM 6
Parinama–Dönüşüm
Kişinin kendisiyle kurduğu samimiyet onu ayrı yönlere götürebilir.
Kendi yaşamını kendi kuralları ve kararları ile kısıtladığını farkeden öğrenci bu durumu kabul eder ve kısıtlamalardan kendini kurtaramak için atılacak adımlara hazır olmadığı gerçeği ile hayatına devam eder. Zaten bu farkediş dönüşüm için ilk tohumu atmıştır, tohumun filizlenmesi için geçen zamanda kişinin karşısına değişim fırsatları çıkacaktır.
Daha radikal davranan öğrenciler de olur. Onların durumunda tohum aslında çoktan atılmıştır, filizlenecek ortam bulduğunda birden fırlar yüzeye. Aniden işinin, eşinin, yaşadığı şehrin kendilerini kısıtladıklarını farkedip, onları değiştime kararını alan öğrenciler bu grupta toplanırlar.
Hangi yöne gidilirse gidilsin, kısıtlamaların farkedilmesi ile parinama (dönüşüm) süreci başlamıştır.
Parinama, kısıtlı bir şekilde işlev gösteren bedensel ve zihinsel potansiyelin serbest kalması, tam kapasite çalışmaya başlaması sürecidir.
Yoga çalışması derinleştikçe bedensel ve zihinsel kapasitenin esnek sınırları belirginleşir, kalıpların yarattığı kısıtlamalardan sıyrılmak kolaylaşır. Bazı kalıpların hayatımızı nasıl kısıtladığını görmek kolaydır. Diğerleri ise ince ayrıntılara saklanmış olabilir. İyi bir Yoga ustası, öğrencisinin bedeni ile kurduğu ilişkiye bakarak ondaki fiziksel, psikolojik ve düşünsel şartlanmaları görebilir. Bu noktada ustaya düşen, hareket becerisini kısıtlayan –bedensel, zihinsel ve tepkisel– kalıpları işaret etmek ve onlara yargısız bir gözle, kınamadan, savaşmadan bakmayı önermektir. Öğrenci kendini kısıtlayan kalıplara dışarıdan bakmayı öğrendikten sonra çocukluğundan beri vermeye alıştığı o şartlı tepki geldiğinde hareketsiz kalmayı başarabilirse, şartlanma geriye doğru bir adım atarak zayıflar. Bu süreç Patanjali’nin yoga sutralarında pratiprasava olarak adlandırılır.
***
Sağlam bir zeminde rahatça oturan bedende belli bir süre boyunca sabit kalmayı araştıran meditasyon biçimleri pratiprasava’nın serpilebileceği bir alan yarattıklarından, ızdırap (kleşa) ve zihinsel dalgalanmaların (klişta vritti) azaltılıp, yok edilmesinde etkili rol oynayabilir. Patanjali, yoga çalışmasının kişisel zaafları ve şartlanmaları büyük ölçüde zayıflatabildiğini yazar.
Pratiprasava’nın alıştırması davranışsal alışkanlıkların gözlendiği yoga dersinde de yapılır. Bazı öğrenciler zorlandıkları durumlarda kendilerini daha da zorlarlar. Bazıları ise tam tersine, zorlanacaklarını anladıkları anda pes ederler. Bazıları kendilerini etraflarındaki öğrencilerle kıyaslayıp dururlar. Bazılarının gözleri etraflarındakini görmez, kendi bildiklerini okurlar. Bazıları bir bütünün parçası olduklarının bilinci ile matlarını salona yerleştirirler, bazıları diğer insanlar daire mi olmuş, sıraya mı girmişler bakmada, denk gelen yere çöküverirler.
Öğrencinin ders öncesi, esnası ve sonrasındaki davranışları hocaya öğrencisi hakkında pek çok bilgi verir. Yoga sırasında ortaya çıkan davranışların günlük hayattaki davranışların bir yansıması olduğunu tecrübeli hocalar iyi bilir.
Örneğin öğrenci zorlandığı bir pozda öfkelenip bir suçlu aramaya girişirse, bu onun zorlu durumlarda karşısına çıkan duygusal/davranışsal kalıbını gözler önüne serer. Gözler pozun gerektirdiği drişti noktasında kopup çevreye bakmaya başlar, nefes doğal ritmini yitirir, alt çene ve iki kaşın arası kasılır, sağlam ve rahat durması gereken beden titrek ve ajite bir görünüm alır.
Suçlu herhangi birisi olabilir: Hoca veya Yoga’ya gitmesi için ısrar eden sevgili veya aynı harekete zerafet içinde giren diğer öğrenci ya da kişinin kendisi. Öfkeyi üreten “zorlanıyorum, o halde bir suçlu olmalı” şartlanması, “zorlanıyorsun, ama bakalım alıştığın tepkiyi vermezsen o zorlanma nasıl bir hisse dönüşecek” sorusu ve sakin bir bekleyiş ile çözülmeye başlayabilir.
Bu soruyu başlangıç aşamasında soran kişi dışarıdaki hocadır (açarya). İleriki aşamalarda içerideki hoca (işvara pranidhana) doğru soruları sorarak çalışmayı sürdürür. Bu aşamaya gelindiğinde artık dışarıdaki hocaya ihtiyaç kalmamıştır.
***
Kendimizi dikkatle gözlemlediğimizde, Yoga matı üzerinde verdiğimiz bedensel, duygusal ve zihinsel tepkilerin günlük hayatta karşımıza çıkan insan ve durumlara verdiğimiz tepkilerle birebir eş olduğunu keşfedebiliriz. Özellikle de zorlandığımız durumlarda.
Yoga asana sonrasında hareketsiz oturmak ilk yıllarda benim için çok zordu. Ne yapacağımı bilmiyordum bir kere. “Nefesini izle” diyorlardı, nefes nasıl izlenir aklım almıyordu. Ve dizlerim acıyordu, kalçalarıma kramplar giriyor, uyuşmuş bacaklarım onları uzatmam için kimi zaman yalvarıyor kimi zaman küfrediyordu.
Ve kafamda tek bir plak çalıyordu durmadan, tekrar tekrar: “Yanlış yapıyorsun. Bir şeyleri yanlış yapıyorsun, doğrusunu yapmayı bilmiyorsun ve bunu hocaya belli etmemen gerek, çünkü o zaman seni beğenmez ve seni beğenmesi gerek, onları hayal kırıklığına uğratamazsın, sevdiklerinin seni takdir edeceği biçimde davranman gerek yoksa üzülürler, onları hayal kırıklığına uğratmaman gerek, çünkü üzülürlerse seni sevmezler. O yüzden yanlış da yapıyor olsan bunu belli etmemen gerek ve aslında yanlış yapmaman gerek ve yanlış yapıyorsun….” Ve hop sar baştan… Bir saat boyunca bir daha bir daha bir daha! Ama zaten o kadar tanıdıkdı ki bu plak yadırgamıyorum. Çocukluğumdan beri hayatımın fon müziği olarak dönüp durmuş… Matematik derslerinde, kalbim kırıldığında, arabayı park edemediğimde, kafamın dikine gidip annemin istemediği bir şey yaptığımda, bir dostum bana asık suratla baktığında, sevmediğim bir tabak yemeği redetmek zorunda kaldığımda, meditasyona oturduğumda, sıra içine sıkıştığım bir yoga pozuna geldiğinde, kısacası sıkıldığım ve zorlandığım her anda hep aynı plak, sar baştan!
Fakat ilk kez plağı serinkanlı bir kulakla dinliyorum. Ve ilginçtir dalga geçmeye başlıyorum. Yanlış yapıyorum ha?. Sahiden mi? Kime göre yanlış? Hop, plak atlıyor…Ne oldu? Yanlış yaparsam beni sevmezler öyle mi? Acaba? Hop bir daha atlıyor…Her gün değil tabii… Çoğunlukla atlamadan devam ediyor. Kalıpları kırmak kolay iş değil. Bir ömür sürmüş inşaası, bir haftada yok olacak değiller ya…Olsun! Artık tatlı tatlı dalgamı geçebiliyorum.
Kendimde çok da ciddiye alınacak bir taraf yokmuş.
Zen Budistlerine göre aydınlanmanın ölçütlerinden biri de kişinin kendisine espri ile yaklaşabilmesi ve hayatı bir oyun olarak görebilmesi…
SON Bölüm BU AKŞAM EVİNİZDE!
Sonra da yeni yıl zaten!!!
Hey I just loved your post about yoga. I am from Brazil and i am in love with your blog, it is very nice know about new cultures ( i dont know turkish but it is ok), and by the way this is my favorite yoga pose!!